12 Temmuz 2014 Cumartesi

Dalgalı saçlar için evde sprey yapımı

Denizden çıkmış gibi görünen dalgalara ulaşmanız için evde kolayca yapabileceğiniz bir sprey tarifimiz var.

Saçımızın kuaförden çıktığımızdaki kusursuz görünümüne bayılıyoruz. Bir de denizden çıktığımızdaki yumuşak, doğal dalgalı haline... Bu güzel dalgalara sahip olmak için her zaman tatili ve denizi beklemenize gerek yok. Nasıl mı? Bir sprey tarifimiz var ve aynı tatildeki dalgalı saç görünümünü oluşturuyor. İşte spreyin formülü: 
  • 2 yemek kaşığı jöle
  • 3 çay kaşığı deniz tuzu
  • 2 çay kaşığı hindistan cevizi yağı
  • 1 bardak ılık su
  • 1 adet sprey şişe

Spreyi elde etmeniz için yapacağınız tek şey bütün malzemeleri şişenin içine koyup eriyinceye kadar çalkalamak. Bu spreyi saçınızda doğal dalgalar yaratmak ya da saç modelinizi sabitlemek için kullanabilirsiniz. 

Hindistan cevizi yağı ve deniz tuzunun hoş kokusuyla şehrin içinde bile kendinizi sahilde denizden çıkmış gibi hissedeceksiniz. Çantanızda her zaman taşıyabileceğiniz, saçlarınızı acil şekillendirmeniz gerektiğinde kullanabileceğiniz bu sprey çok işinize yarayacak. Spreyi gün sonunda mutlaka saçlarınızdan arındırın.

Güneş kremi seçerken nelere dikkat edilmelidir?

Yaz sıcağında yakıcı güneşin altında belki de asla yanımızdan ayırmamamız gereken tek bir şey vardır: Güneş kremi.


Ancak herhangi bir mağazaya gidip rasgele bir ürün seçmek cildimizi yaşlandırabilir, yeterli koruma sağlayamaz ve hatta alerjilere bile yol açabilir. İşte güneş kremi seçerken dikkat edilmesi gerekenler.


SPF 30 ve daha üzeri
Güneş Koruma Faktörü( Sun Protection Faktor) kelimesinin kısaltması olan SPF bize ürünün UVB ışınlarına karşı etkinliği hakkında bilgi verir. Bu ışınlar cilt yanıklarına neden olur.



SPF 15’lik bir güneş kremi UVB’ye karşı %93’lük koruma sağlarken, SPF 30 %97 başarı gösterir. Özellikle çok açık tenliyseniz kesinlikle 30 ve üzeri SPF içeren ürünleri tercih etmeniz gereklidir.



Geniş spektrumlu koruyucular
SPF sadece ürünün UVB ışınlarına karşı etkisini gösterir. Ancak Amerikan Dermatoloji Akademisi daha geniş kapsamlı bir güneş kreminin gerekliliğini vurgulamaktadır. Çünkü diğer zararlı bir ışın olan UVA ışını cildin yaşlanmasına yol açmaktadır. İstediğiniz gibi bir koruma için güneş kreminin etiketinin üzerinde hem UVB hem de UVA koruma faktörlü ibarelerinin yer almasına özen gösterin.



Suya dayanıklılık
Tüm güneş kremleri yıkanabilir, ter dolayısıyla vücuttan kayabilir ve sürtünme sonucu dağılabilir. Bu nedenle “su geçirmez” güneş kremleri mümkün değildir. Bir güneş kremi ancak “suya karşı dayanıklı” olabilir. Yani bu ürünler cildiniz ıslansa da uzun süre etkisini sürdürebilir.  Bu nedenle her 2 saatte bir güneş kreminizi yenilemeniz gerekmektedir. Ayrıca etkisini artırmak için iyice emilmesini beklemeniz gerekir.

11 Temmuz 2014 Cuma

Yaz makyajı nasıl yapılır?

2014 yaz sezonunun makyaj trendleri neler? Trendleri nasıl uygulayabiliriz? Gelin makyajı nasıl olmalı? Kırmızı ruj nasıl seçilir? İşte merak ettiğimiz tüm bu soruları makyaj artisti Ahu Aydemir Yüksel'e sorduk.

2014 yaz makyaj trendleri guzellik
Sıcak havalar bastırdıkça nasıl makyaj yapacağımızı şaşırıyoruz. Bizi bunaltmayacak, hem enerjik hem de doğal gösterecek bir makyaj istiyoruz. Siz de bizim gibi düşünüyorsanız, makyaj artisti Ahu Aydemir Yüksel'in uygulama önerilerini okuyun ve 2014 yazının favori renklerini makyaj çantanıza ekleyin deriz.

2014 Yaz makyajı trendleri neler?

Bu yaz kadınlar her zamankinden daha doğal. Yani yoğun göz makyajlarını seven ve uygulayan kadınlar için bu, kötü bir haber olabilir. Artık tüm dünyada makyaj trendleri doğallığı savunuyor. Fondötenler anlaşılmayacak kadar doğal uygulanıyor. Mesela gündüz, alışverişe giderken ya da bir arkadaşımızla biraz laflamak için buluştuğumuzda sağlıklı ve canlı görünüm için, sade bir göz makyajı ve pastel tonlarda pembe allıkla yüzünüzü renklendirmeniz yeterli. Dudaklarınıza renksiz bir parlatıcı sürebiliriz. Gece organizasyonları için gözlerinize net bir eyeliner çekebilir, dudaklarınızda sıcacık ve romantik kırmızıları tercih edebilirsiniz.

Bu yaz yazın ve güneşin temsilcisi olan sıcak ve buğulu toprak tonları gözlerde ağırlıklı olarak kullanılıyor. Gözleriniz kahverengiyse uçuk pembeleri, pudra tonlarını ve içinde kızıllık olan tonları tavsiye ederim, bu renkler göz renginizin daha yeşile dönük görünmesini sağlayabilir. Aynı zamanda bu yaz, düğünlerde buğulu ve etkileyici bakan gözlerle karşılaşmanız da mümkün.

Bu sezon gözlerde net ve iddaalı “eyeliner”lar da çok moda. Sakın, “Ben eyeliner çekmeyi beceremiyorum.” diye üzülmeyin. Artık tüm profesyonel markaların da kolay kullanım için ürettiği fırçalı modeller ülkemizde satılıyor. Bunlardan herhangi birini satın alarak, daha usta eyeliner kullanmak için evde denemeler yapabilirsiniz. Ama tabii konu gelin makyajı olunca, benim önerim, kendinizi konusunda teknik bilgiye sahip bir “make-up artist”e emanet etmeniz.

Siz bu trendlerin en çok hangilerini uyguluyorsunuz?

Bana en çok sorulan soru, kırmızı rujla ilgili oluyor. Kırmızı ruj kullanılması zor ama bir o kadar da etkileyici. Bence her zaman bir kadının makyaj çantasında kendisi için seçtiği, doğru kırmızı tonda bir ruj bulunmalı. Kadınlara ufak bir tüyo vermek istiyorum. Kırmızı ruj seçerken, ten ve damar rengimize uygun, mavi ya da turuncu bazlı bir kırmızı ton olmasına dikkat etmeliyiz. Aksi takdirde, istediğimiz etkileyici görünüme sahip olamayız. Bunu ilk defa duyan kadınlar için biraz detay vereyim. Bileğinizin iç tarafında ki damarların rengine bakın. Eğer damar renginiz mavi ise cilt tonunuz soğuktur; damar renginiz yeşil ise sıcak bir cilt tonuna sahipsiniz demektir. Buna bağlı olarak soğuk cilt tonuna sahip olanlar için en uygunu mavi-kırmızı, mavi-pembe gibi soğuk tonlardır. Sıcak cilt tonuna sahip olanlar içinse turuncu baz tonuna sahip kırmızı, bakır gibi daha sıcak tonlardır. Bu seçimi doğru ve bilinçli yaparsak, gece katıldığımız bir davette birçok kişinin gözlerini üzerinizden alamayacağını söyleyebilirim. Bence denemeye değer!

2014 Yaz gelin makyajı trendleri ve renkleri neler?

Bu yıl yine kır düğünleri oldukça revaçta. Kır düğünü gelini olacaksanız, tercihinizi her zaman toprak ve pudra-pembe tonlarından yana yapmalısınız. Ama bu renklerin tonu da ten ve göz renginize uygun olmalı. Unutmayın, sıcak renkleri seçerseniz güneşin enerjisini üzerinizde taşıyabilirsiniz. Kır düğünlerinde doğa manzaraları ve yeşil fonlar ağırlıkta olacağı için dudaklarda pembenin her tonu güzel görünür. Daha çarpıcı görünmek isteyenler romantik kırmızıları tercih edebilir. Fakat artık çoğumuz biliyoruz ki, yüzümüzde her zaman bir başrol oyuncusu olmalı. Örneğin, dudaklarınızı romantik bir kırmızı ile renklendirdiyseniz, gözler ve yanaklar mutlaka uçucu tonlarda boyanmalı. Bu renkleri, makyaj artistinizin tavsiyeleriyle de seçebilirsiniz. Çünkü ten ve saç renginiz de renklerin görünümünü etkileyecektir.

Bunların dışında, “smokey” makyajları seven ya da büyük göz kapaklarına sahip olan gelin adaylarının, beğendikleri göz makyajı örneklerini makyaj provasında paylaşmalarını öneririm. Kahve veya siyah “smokey” makyajlar tercih edecekseniz, dudaklarınız ten rengi olmalı. Yanaklar ise uçuk pembelerle renklendirilebilir. Eğer yanaklarınız çok düz ve elmacık kemikleriniz çıkık değilse, daha net bir kontur uygulaması yaptırarak, yüzünüzün yukarı doğru kalkmasını sağlayabilirsiniz. Bu uygulamayla, ifadeniz daha etkileyici olacaktır. En idealı, oval yüz hatlarıdır. “Contouring” uygulamaları ile yüzünüzü mükemmel yüz ölçülerine de kavuşturabilirsiniz. Bu konuda da makyaj artistinizin önerilerini dinlemeniz doğru olur.
ahuaydemiryuksel.com 

Yağlı ciltlerde yapılan hatalar ve ideal bakım önerileri

yagli cilt yuz guzellik guzel mkl
Yağlı ciltlerin bakımı hakkında birçok kulaktan dolma bilgi ve mit var. “Nemlendirici kullanma, cildin daha çok yağlanır.”, “Yağsız ürünleri tercih et.”, “Yüzünü devamlı yıka.”, “Sürekli tonik kullan.”... gibi tavsiyeleri herkes bir kez duymuştur hayatında.

Bu mitleri bakım alışkanlıklarınız haline getirdiyseniz, her şeyden önce cildinizin yağlı olup olmadığını açıklığa kavuşturmalısınız. Yüzünüzü yıkadıktan sonra, nemlendirici uygulamadan, bir-iki saat içinde cildiniz yağlanıyorsa, gerçekten yağlı bir cilde sahipsiniz demektir. Sıcak veya nemli ortamlarda cildinizin sadece belli bölümleri yağlanıyorsa, o zaman cildiniz karmadır.

En çok cilt problemi yaşayan kadınlar arasında genellikle yağlı ciltliler yer alıyor. Can sıkıcı sorunların başında özellikle akne, siyah nokta ve iri gözenekler geliyor. Bu dezavantajlı gibi görünen cilt tipinin aslında bir de avantajı var. Yağlı ciltliler, diğer cilt tipleri kadar hızlı ve yoğun kırışmıyor. Doğal bir süreç olarak yağlı ciltli kişilerde de zamanla yağ üretimi azalıyor, bu nedenle 30'lu yaşlardan sonra yaşlanma karşıtı nemlendirici seçerken, cilt tipine uygun olmasına özellikle dikkat edilmeli.

Yağlı cilt tipi ile ilgili doğru sanılan yanlışlar ve ideal bakım önerileri

Doğru sanılan yanlış 1: “Yağlanma, ciltteki kir nedeniyle olur.” veya “Yağlı cilt akneye sebep olur.”

Öncelikle bilmelisiniz, cildiniz kirli olduğu için yağ üretmez. Ergenlik çağında, hormonlar ciltteki yağ dokularını harekete geçirir ve yağ üretimi başlar. Bu durumda çoğu insan (eskiden ben de dahil) yüzünü çok fazla yıkayarak doğal ve ihtiyaç duyduğu yağlardan cildi mahrum eder. Fazla yıkanan cilt, daha çok yağ üreterek açığı kapatmaya çalışır. Ciltte yağ üretiminin artması nedeniyle gözenek ve akne sorunları yaşanabilir. Dolayısıyla yüzünüzün doğal yağ tabakasını incitecek şekilde, gereğinden fazla cildinizi temizlememelisiniz. Yağlı ciltler için formüle edilmiş temizleme jellerini veya sütlerini kullanabilirsiniz.

Doğru sanılan yanlış 2: “Yağ üretimini alkol içeren toniklerle kontrol edebilirsiniz.”
Yüksek miktarda alkol içeren ürünler, cildi ihtiyaç duyduğu doğal yağlardan mahrum eder. Alkollü tonik kullandığınızda geçici olarak ferahlayabilirsiniz, ancak ciltteki yağ miktarı azaldığı için yine yağ dokuları daha fazla yağ üretimine başlar. Bu nedenle nemsiz, irrite ve mutsuz bir cilt ile karşı karşıya kalabilirsiniz. Yine cilt temizliğinizi iyi bir tonikle silerek bitirin, fakat yağlı cilt tipine uygun içeriklere sahip (hamamelis gibi) alkolsüz tonik kullanmayı tercih edin.

Doğru sanılan yanlış 3: “Yağlı cildi nemlendirmeye gerek yok, zaten yağlı.” veya “Kesinlikle yağsız nemlendirici kullanmalısınız.”
“Cildimi temizleyip üzerine nemlendirici uygulamazsam, cildimde yağlanma olmaz.” gibi genel bir kanı var. Aksine, doğru değil! Güzellik rutininiz bu şeklideyse, cildiniz daha çok yağ üretebilir ve nemini, elastikiyetini kaybedebilir. Bu nedenle mutlaka yağlı ciltler için formüle edilmiş nemlendirici kullanın. Yoğun vazelin içeren ağır nemlendiricilerden uzak durun. Yağsız nemlendiricilerde bile az da olsa yağ vardır. Parlaklığa karşı bir ürün istiyorsanız, makyaj bazı (primer) veya yağı emici kağıt (blotting) kullanabilirsiniz.

Yağlı cilde nasıl bakım uygulanmalı?


1. Yüzünüzü yumuşak bir temizleyiciyle ve ılık suyla her gün yıkayın, nazikçe kurulayın. Gereğinden fazla, yani günde üç-dört kez, cildinizi temizlemeyin. Cilt yapınıza uygun temizleyici kullanın.

2. Cildiniz için yumuşak yapılı alkolsüz bir tonik kullanın. Toniğinizi buzdolabında tutmayı deneyebilirsiniz. Böylece soğuk tonik cildinizi canlandıracak ve ferahlık verecek.

3. Haftada bir ya da iki kez (cildinizin ihtiyacına göre) uygun bir ürünle nazikçe peeling yapın. Aşırıya kaçıp cildinizi incitmeyin.

4. Cildinizin yağ üretimini düzenleyecek ve nemli kalmasını sağlayacak kaliteli bir nemlendirici kullanın. Kremin içeriğini mutlaka okuyun. Ağır yapılı, kuru ciltler için hazırlanmış nemlendiricileri tercih etmeyin.

5. Gözeneklerinizi derinlemesine temizleyecek maskeyi haftada bir kez uygulayın.

6 Yatmadan önce üşenmeyin! Makyajınızı mutlaka temizleyin, cildinizi tonikleyin, serumunuzu ve nemlendiricinizi cildinize sürün.

7. Kaliteli yiyeceklere yönelin. Fast food, bol şekerli, yağlı yiyeceklerden kaçınmaya çalışın. Cildinizi içten desteklemek için su içmeyi ihmal etmeyin. Yaşlanmanın etkilerini azaltmak istiyorsanız, sigara içmeyin. Bu madde tüm cilt tipleri için geçerli!

8. Akne, sivilce veya siyah noktalarla oynamayın, onları sıkmayın. Başkalarının ilaç veya merhemlerini tavsiye üzerine kullanmayın. Herkesin cildi birbirinden farklıdır ve aynı şekilde tepki vermeyebilir. Akne, sivilce veya cilt yağlanmanız sizi rahatsız edecek boyuttaysa, konusunda uzman bir dermatolog ile görüşün.

Bu bilgiler kişisel tecrübelerime dayanarak yazılmıştır. Reçete, ilaç, medikal veya tedavi edici tıbbi öneriler verilmemiştir. Bu nedenle, sağlığınızla ilgili konularda, lütfen profesyonel sağlık personeline danışın.

Oruçluyken nefesin kokmaması için ne yapmalı?

Oruçken ağız kokusunu engellemek için dikkat edilmesi gerekenleri Diş Doktoru Selçuk Özbölük anlatıyor.

dis agis firca saglik koku mkl
Ramazan ayında oruçla birlikte doğal olarak açlığa bağlı ağız kokusu artıyor. Ağız kokusunun önüne geçmek için dikkat edilmesi gerekenleri Hospitadent Diş Kliniği'nden Dt. Selçuk Özbölük şöyle anlatıyor:

- İftardan ve sahurdan sonra mutlaka dişinizi fırçalayın.

- Dişler kadar dil de koku kaynağıdır. Dişlerinizi fırçalarken dilinizi de fırçalamayı unutmayın.

- Özellikle Ramazan ayı yaz aylarına denk geldiği için soğuk gıdalar tüketiliyor. Ama soğuk su ağız kokusunu artırır. Soğuk gıdalar yerine daha ılık gıdalar tercih etmek ağız kokusunu azaltır.

- Sahurda özellikle kahvaltılıklar tüketiliyor. Sucuk, pastırma gibi baharatlı ve sarımsaklı gıdalardan uzak durun.

- Ramazan ayı boyunca diğer aylardaki yemek alışkanlıklarına bağlı olarak öğlen ve akşam saatlerinde mide öz suyu salgılanır. Bu da ağız kokusu yapar. Bu nedenle öğlen ve akşam saatlerinde iletişimde olduğunuz kişilerle biraz daha uzak mesafeden konuşmak daha iyi olur.

- Yeşil çay, ada çayı gibi aromalı doğal içecekleri daha fazla tüketmek de ağız kokusunu engellemekte faydalı olur.

Düğünde ne renk oje sürülmeli?

Düğün tarihinizi belirlediniz. Gelinliğinize, saç modelinize, ayakkabınıza karar verdiniz. Sadece küçük bir ayrıntı kaldı: tırnaklarınız. Gelin maniküründe alternatifler nedir gelin hep birlikte inceleyelim.

gelin yuzuk el mkl
Gelin olmak zor iş, tepeden tırnağa her şeyi düşünmek gerek. Tırnağı lafın gelişi söylemedik, bir gelinin elleri sürekli göz önünde olacağından süreceği oje rengi bir detay olmaktan çıkıyor.

İlk önce şunu belirtmekte fayda var, nasıl bir gelin olacaksanız ojeniz de buna uygun olmalı. Önü kısa arkası uzun gelinlikli çılgın bir gelin olacaksanız, french oje sürmeniz abes kaçacaktır. "Düğünümde bir prenses gibi olmayı hayal ediyorum" diyorsanız o zaman da kırmızı oje sürmenizi kimse sizden istememeli.

Tekrar söylüyoruz; burada önemli olan mutlaka kişiliğinize ve gelinliğinize uygun bir oje seçmek.

Pudra.com olarak sizin için birkaç alternatif hazırladık, bakalım siz hangi ojenin gelinisiniz?



"French oje çok klasik bu yüzden tereddütüm var ama tırnaklarım çok da göze batsın istemiyorum" derseniz size tavsiyemiz pudra tonlarında bir oje tercih etmeniz.

Böylece elleriniz çok dikkat çekmeyecek ama yine de bakımlı ve sade gözükecektir.





"Renklerle oynamayı seviyorum ve normalde de canlı renkteki ojeleri tercih ediyorum" diyenlerdensenizpembekırmızı veya turuncunun en canlı tonlarından birini seçmenizi öneririz.

Eğer canlı renkte oje sürecekseniz Pudra.com olarak bizce tırnaklarınızın kısa olması gerek. Kısa ve renkli tırnaklar ellerinizi daha beyaz ve sevimli gösterecektir. Uzun renkli tırnaklar ise modern olmayan bir görüntü oluşturacaktır.




Sadelikten yana olmanıza rağmen yine de o gün değişik bir şeyler denemek isterseniz tırnaklarınızı biraz simle hareketlendirmenin hiçbir sakıncası olmadığını düşünüyoruz.

Tırnak dibine, ucuna ya da tamamına sürebileceğiniz simli ojeler ışıklar altında parıl parıl parlayacak.





Ombre oje çılgınlığı dünyayı kasıp kavurdu, yoksa siz ilk defa mı duyuyorsunuz? O zaman hemen açıklayalım, birkaç farklı renk tonunu tırnağa yumuşak geçişlerle sürmek ombre oje olarak adlandırılıyor. Sünger yardımıyla yapılan bu yumuşak geçişlerle aklınıza gelen her rengi birbiriyle kullanabilirsiniz.

Düğün gününüzde tüm kız arkadaşlarınızın yanınıza gelip şaşırarak uzun uzun tırnağınızı incelemesini isterseniz bizce böyle ilginç bir tasarımı deneyebilirsiniz.

Makyaj malzemeleri nasıl temizlenir?

makyaj fircasi
Güzel görünmek için yapmadığımız şey yok... Çoğu sabahlar uykumuzdan feragat etmemiz gerekse bile erkenden uyanıp makyajımızı yapıyor, vakit yoksa rujumuzu arabada sürebiliyoruz.

Bir kadın olarak ne kadar bakımlı dolaşırsak o kadar mutlu oluyor, güzellik rutinlerimize yıllar içinde yenilerini ekliyoruz. Ama bir noktayı genellikle atlıyoruz: temizlik! Makyaj yaparken kullandığınız malzemelerin temizliği, en az makyajınız kadar önemli! İşte bu yüzden makyaj malzemelerini en doğru temizleme teknikleri yazımızda gizli!

Makyaj fırçaları
Mükemmel makyaj için mükemmel makyaj fırçalarına sahip olmak gerek. İyi makyaj fırçalarının da çok uygun fiyatlara satılmadığını gayet iyi biliyoruz. Hatırı sayılır fiyatlara satın aldığınız makyaj fırçalarını daha uzun süre kullanmak için, onlara hak ettikleri özeni göstermelisiniz.

Haftada ya da en geç iki haftada bir antibakteriyel el sabunu ya da özel fırça temizleme solüsyonluyla yıkayacağınız fırçalarınız, uzun yıllar sizinle olacaktır. Fırçanızı ılık su altında, kıllarına avucunuzun içiyle nazikçe masaj yaparak yıkayın. Düz bir zemin üzerinde, örneğin masada, fırçanın ucu boşluğa gelecek şekilde kurutun. Böylece fırçanızın şeklinde kurumadan kaynaklı bir deformasyon yaşanmayacaktır.

Makyaj süngerleri
Bakteriler için eşi bulunmayan bir cennnet olan makyaj süngerleri, görüntülerinin aksine hiç de masum değiller. Bir makyaj süngerini aylarca, yıllarca değiştirmeden kullananlar olduğunu biliyoruz. Oysa cildinizdeki birçok problemin kaynağı olabilecek süngerleri mutlaka haftada bir temizlemelisiniz. Makyaj fırçalarını temizlemekte kullanacağınız yöntemi süngerleri temizlemede de kullanabilirsiniz. Bütün bunların haricinde, düzenli olarak temizleseniz bile, makyaj süngerlerinizi 6 aydan fazla kullanmamanızı öneririz.

Cımbız ve kirpik kıvırıcı
Makyaj malzemelerini temizlerken cımbız ve kirpik kıvırıcıları çoğunlukla ihmal ediyoruz. Oysa onları da düzenli olarak temizlemeli ve üzerindeki mikroplardan, kalıntılardan arındırılmalıyız. Temizleme sıklığınızı kullanma sıklığınıza bağlı olarak değiştirebilirsiniz. Fırça temizleme solüsyonunu sürdükten sonra, cımbızı veya kirpik kıvırıcıyı temiz bir bezle nazikçe silebilirsiniz.

Makyaj çantaları
Makyaj malzemelerimize ev sahipliği yapan makyaj çantaları oldukça çabuk kirlenir. Ayda ya da iki ayda bir, içindeki tüm malzemeleri çıkarıp makyaj çantalarınızı iyice temizlemelisiniz. Bunu en basit ve çabuk şekilde antibakteriyel ıslak mendilleriyle yapabilirsiniz. Çantanızın içine dağılan tüm makyaj artıklarını temizlemenize yardımcı olacak antibakteriyel ıslak mendiller, aynı zamanda çantanın içindeki bakterilerden kurtulmanıza da yardım edecektir.

Dikkat: Bazı kokular iştah açıyor!

Bazı kokuların iştah açtığını, bazılarının ise iştahı kestiğini biliyor muydunuz? Evet, böyle bir gerçek var. Kokular, diyet yaparken çok önemli. Peki, bu kokular hangileri?

Bazı parfümlerden bahsederken “İştah açan bir kokusu var, nefis!” diye tanımlamamız boşuna değil. Bilim insanları tarafından yapılan araştırmalara göre, birtakım kokuların iştahı tetiklediği, bir kısmının da iştahı kestiği ve tokluk hissi yarattığı uzun zaman önce kanıtlandı. Yani diyet yapıyorsanız kokulara dikkat etmelisiniz! Kalori hesabı kadar koku hesabı da yapmanız gerekiyor. 

İştah açan kokular 
Dünya çapında bir parfümör olan Andreas Willhelm’a göre, vanilya, kakao, tarçın, portakal, bergamot kokuları kesinlikle iştahı tetikliyor. Diyetteyseniz ve bu kokularla iç içe yaşıyorsanız, kilo vermeniz mümkün değil. Bergamotlu çay, vanilyalı parfüm ve bunun gibi alışkanlıklarınızı değiştirmeniz gerekiyor. 

Vanilya, tarçın, kakao, portakal ve bergamot kokuları iştah merkezini hareketlendirdiği için kişiyi yemek yemeye teşvik ediyor ve haliyle bu durum da diyeti zorlaştırıyor. O yüzden beslenmenize dikkat ettiğiniz bir dönemdeyseniz, kullandığınız parfümden yediğiniz içtiğiniz gıdalara kadar her şeyi tekrar gözden geçirmelisiniz. 

İştahı kesen kokular 
İştah merkezini sakinleştiren ve tokluk hissi yaratan kokuların başında yeşil elma, muz, nane ve zerdeçal geliyor. Bu kokular yemek yeme hissini minimuma indiriyor ve diyetinizi kolaylaştırıyor. 

Amerikalı nöroloji uzmanı Dr. Alan Hirsch “Dr. Hirsch’s Guide to Scentsational Weight Loss” isimli kitabında, kokular ile tok kalmanın mümkün olduğunu yazıyor. Bunun üzerine fazla kilolarından yakınan 3 bin kişi üzerinde yapılan araştırmada, kişilere her öğün öncesinde yeşil elma, muz ve nane koklatıldı. Araştırmanın sonuna gelindiğinde bu kişilerin ortalama 5 kilo kaybettikleri belirlendi. Çünkü yeşil elma, muz ve nane kokuları kişilerin iştahını kapadığından bu kişiler normal yediklerinden birkaç yüz kalori daha az tüketerek zayıflamayı başardılar. 

Kokular, elektriksel bir iletişimle iştah merkezi üzerinde önemli etkiler yapıyor. Yani tat duyusunu doyurmak için, koku duyusunu da doyurmak gerekiyor. Almanya'da yapılan bir araştırmada da, bu kokuları sık koklayan kişilerin, koklamayan diğer gruba oranla daha hızlı kilo kaybı elde ettikleri saptanmış. 



Mutluluk veren kokular 
Belirli kokular ruh halini değiştirme gücüne sahip. İşte, mutluluk veren kokuların en önde gelenleri: Fırından yeni çıkmış ekmek kokusu, deniz kokusu, temiz çarşaf kokusu, çimen kokusu, bebek kokusu, taze çiçek kokusu, vanilya, kurabiye ve çikolata kokuları. 
Mentol, nane, okaliptus, biberiye ve karabiber kokuları da enerji verip bedeni ve ruhu canlandırıyor. 

Saç neden dökülür?

Sağlıklı saç, bizi genç ve bedenen de sağlıklı gösterir. Bakımsız ve sağlıksız saçlarınız varsa, derhal önleminizi alın.

Saçlar, “keratin” denen proteinlerden oluşan ölü hücrelerdir. Cildin dermis tabakasındaki canlı kökten uzayarak gelirler. Saç teli tıpkı bir canlı gibi doğar, büyür, ölür ve yerine birisi gelir. Tüm kıllar gibi saçlar da sürekli uzayamazlar, dinlenme dönemleri vardır. Saçların %90’ı 2-5 yıl boyunca devamlı uzar. Sonra birkaç gün ara devrede kalır ve bunu takip eden dönemde birkaç ay dinlenir. Saçın cansızlaştığını ve uzamadığını fark ettiğiniz bu sürede saçlar dökülmez. Yeniden 2-5 yıllık aktif dönem başladığında, başımızı yeni saçlar kaplar, eski saçlar dökülür. 

Lavaboda veya duşta dökülen saçları gördüğümüz zaman canımız sıkılır. Ama bunlar ölü saçlardır. Yeni saçların çıkması için dökülen saçlar… Her gün 100 tane saç telinin dökülmesi normaldir. Tabii bunu saymak mümkün değil ama dökülme de bir anormallik fark ettiğinizde dermatologa danışmalısınız. 

Saçlarımızla ilgili dert ortağımız kuaförlerdir. Saçımızın neden kırıldığını veya uzamadığını onlara sorarız ama saç sağlığı kozmetik olmaktan çok tıbbi bir konudur ve dermatologları ilgilendirir. 
Saç dökülmesinin birkaç farklı sebebi var
Saçların çok sıkı toplanması ve topuz yapılması, yüksek sıcaklıkta fön ve maşa kullanılması, kimyasal içeren boya ve kalıcı düzleştirme uygulamaları, yanlış şampuan ve krem seçimleri (silikon içerikli ürünler saçın nem dengesini bozar), içerisinde endüstriyel temizlemede kullanılan bileşimler bulunan ürünler saçın dengesini bozar ve saçta dökülmelere, kopmalara sebep olabilir. Ama kadınlar için saçları bakımından asıl dönüm noktası menapozdur. Menapozdan sonra saçlarda azalma, incelme ve dökülme başlar. Maalesef menapoz döneminde gücünü kaybeden saçların geri dönüşü yoktur.

Doğumdan sonra da saçlar dökülebilir ama bu normal bir durumdur, dökülen saçlar 4-8 ay sonra yerine gelir. Bu, hormonlarla ilgili bir durumdur.

Beslenme de saçları doğrudan etkiler. Bazı gıdaların eksikliği saç dökülmesine yol açacağından diyet yapanların dengeli beslenmesi gerekir. Demir, çinko, bakır, C ve B vitaminleri beslenme programında mutlaka olmalıdır.

Stres durumlarından da saçlar çok etkilenir. Aşırı stres altındayken, saçlar dökülmeye başlar. Ruhumuza iyi gelen her şey, saçlarımıza da iyi gelir. Stresle mücadele etmeyi hiç bırakmamalıyız. 


Bepanthol Krem


Kuruyan ciltlere ekstra bakım sağlar
Cilt bazen kuruyarak hassaslaşır. Kuruyan cilt pul pul dökülür, kızarır ve çatlar. Bu tip durumlarda cildin, işlevlerini sağlıklı bir şekilde yerine getirebilmesi için ekstra bakıma ve nemlendirilmeye ihtiyacı vardır. Böylece cilt kendini yenileyebilir ve canlı görünümünü muhafaza edebilir. Bepanthol Cilt Bakım Kremi cilt kuruluğuna bağlı pul pul dökülen, kızaran, çatlayan ve gerginleşen cildin doğal yenilenme sürecine destek amaçlı özel olarak geliştirilmiştir. Bepanthol Cilt Bakım Kremi, %5 dekspantenol içerir. Bepanthol® Cilt Bakım Kremi cildi yumuşak, pürüzsüz ve nemli tutarak, cildin doğal yenilenme sürecine yardımcı olur. Nemlendirici içeriği sayesinde cildi rahatlatır ve parlaklığını geri kazandırır. Bepanthol® Cilt Bakım Kremi kalıcı su bazlı yapısı sayesinde deri yüzeyine kolaylıkla sürülür ve deriden hızlıca emilir. Su içinde yağ emülsiyonu formu, cildin doğal koruyucu duvarını muhafaza ederek, cildin yenilenmesine, esnek ve nemli tutulmasına yardımcı olur.

Uygulama Şekli

  • Kremi, etkilenen bölgenin üzerine az miktarda sürün.
  • Emilinceye kadar yumuşak hareketlerle cildinize yedirin.
  • Kremi günde bir ya da iki kez sürebilirsiniz.
  • Günlük cilt bakımı için uygundur.

İçeriği

Bepanthol Cilt Bakım Kremi, Pro-Vitamin B5 olarak da adlandırılan, etken madde olan dekspantenol içerir. Cilt sağlığı açısından çok gerekli ve önemli bir vitamindir.
Bepanthol Cilt Bakım Kremi cilt bakımı için ideal bir üründür; çünkü
  • Nemlendirici içeriği sayesinde cildi rahatlatır ve parlaklığını geri kazandırır.
  • Cildin doğal yenilenme sürecine destek olur.
  • Bepanthol Cilt Bakım Kremi parfüm, renklendirici veya antiseptik içermeyen yapısıyla cilt tarafından iyi tolere edilebilen bir özelliğe sahiptir.
Bepanthol® Cilt Bakım Kremi ile cildinizin gerginliğini geride bırakın.